Bu gün feminizm konularını ele alacağız. Öncelikli olarak feminizm nedir ve feminizm tarihi hakkında bilgiler vermeye çalışacağız. Ardından liberal feminizm, marksist feminizm ve radikal feminizm konularını bahsedeceğiz. Son olarakta feminizm çeşitleri ve feminizm türleri ni anlatacağız.
Feminizm Nedir ?
Feminizm nedir sorusu ile başlayacak olursak. Feminizm kelimesi ilk kez 1837 yılında kullanılmaya başlanmıştır. Ve Fransa’da ortaya çıkmıştır. Aslında kadının iş ve yaşamında gerekli haklarına sahip olması için o dönemde oluşan bir tür doktrin olsa da günümüzde adeta “erkek düşmanlığı’’ haine; diğer bir tabirle feminizm modasına dönüşmüştür.
Aslında Watkins, durumu açık bir şekilde izah etmiş. Demiş ki: ” Feminizm, kadının birer insan olarak tüm haklarını talep etmesi.” Olay bundan ibaretken günümüzde resmen bir “erkekler ölsün, kadının hakimiyetini istiyoruz.’’ çetesi var. Bu ne feminizme ne de insanlığa uygundur. Bu feminizm terimi, aslında kadını kadın olduğu için değil; insan olduğu için savunmaya dayanır. Eşitlik ilkesine dayanır. Erkekten üstün duruma getirmek değil, erkekle aynı düzeyde bulunması gerektiği fikriyle oluşmuş bir doktrindir.
Feminizm çeşitleri
Feminizmin zamanla kendi içerisinde ayrılan her bir dala; farklı toplumlar içerisinde farklı filozofların veya kalkınma yaratacak bazı kimselerin; içerisinde bulunduğu toplumlarda şahit oldukları ve kadına karşı yapılmış bazı yanlışların veya fark ettikleri bazı eksikliklerden dolayı başlattıkları hareketle oluşmuş akımlardır diyebiliriz.
Örneğin bu akımlara öncülük eden kişilerin arasında J.S MİLL vardır. MARX vardır. Görüşleriyle ve savunduklarıyla Varoluşçu feminizmin temelini oluşturan, SARTRE vardır.
Feminizm Türleri Nelerdir ?
Feminizm, kendi içerisinde dallara ayrılmış olsa bile; hepsinde yine ortak bir sebep var yukarıda da bahsettiğim gibi. Eşitlik. Karşı cinse eşitlik. Bütün sebep budur. Femnizim çeşitleri bahsedecek olursak;
Liberal Feminizm : 20. Yüzyıla damga vuran bu tür, “farklı fakat eşit” sloganını kullanmıştır. Bu akımda savunulan görüşler, kadının ekonomik alandaki özgürlüğü, cinsel özgürlüğü ve söz ve hareketlerindeki özgürlüktür. Kadının kamusal alanda erkeklerin çalıştığı gibi doğal karşılanacak şekilde çalışabileceğini savunur.
Radikal Feminizm : Bu tür ise; ataerkil yaşamı reddetmeye dayanan bir doktrindir. Erkeğin baskın olduğu bir ailede demokratik yapının var olmayacağını, sağlam bir aile yapısı oluşturmayacağını savunur. Ayrıca üretimde kontrolü şiddetle savunur. Yani kadının doğum oranının sıklığı ve durumunun dikkatle denetlenmesi ve kontrol altına alınması gerektiğini savunur. Barışı, sevgiyi, uzlaşmayı ve hoşgörüyü temel alır.
Marksist Feminizm : Marksizm ile feminizm arasındaki bağ 1970’li yıllara dayanmaktadır. Erken dönemine evlilik adı verildi. Markist feminizm uyumlu iki teorinin birleşmesi olmaktan çok uzaktı. İlk zamanlarda feminist sorunlara yanıt verebilmek için marksist kavramlara başvurma çabaları, felsefi olarak klasik marksizmin çok uzağına düştü. Bireylerin evlilikten ziyada birlikte hayat sürmeyi başarılabileceği ileri sürülmüştür.
Sosyalist Feminizm : Sosyalizm ile radikal feminizmin sentezi düzeyindedir diyebiliriz. Bu alanda kadınlar sosyalistleri feminist yapmaya çalışırken; feministleri de kadının kurtuluşu için sosyalizmin gereği konusunda ikna etmeye çalışmışlardır.
Postmodern Feminizm : Derrida’nın “yapısöküm” kavramı üzerine dayanmışlardır. Kadının kadınlık özü ve onun değeri üzerinde duran postmodern feminizm, onun dilini anlatacak, onun özünü ifade edecek bir yapı oluşturmaya çalışmışlardır.
Ayrıca feminzim nedir yazımızın yanında merak edeceğinizi düşündüğümüz Feminist ne demektir ve kime denir? yazımıza da bakabilirsiniz.
*Görüldüğü üzere ne feminizm şu anki toplumumuzda yer edinmiş bir feminizm, ne de kadın hakları savunuculuğu modeli şu anki model. Bazı grupları kayırarak söylemeliyiz ki; bir şeyleri yargılamadan önce özünü araştırmalıyız. Bakıyoruz bu yazdıklarıma. Aslında feminizm ne güzel bir şeymiş. Amaç sadece iki cinsin de eşitlik davası. Ne kadın erkekten üstün olmalı ne de erkek kadından. Şiddetsiz, tevazu dolu bir yaşam istenmiş. Hepsi bu…