Ana sayfa Keşfet Varoluşçuluk Nedir ?, (Egzistansiyalizm), Akımı ve Özellikleri

Varoluşçuluk Nedir ?, (Egzistansiyalizm), Akımı ve Özellikleri

3771
0
varolusculuk;egzistansiyalizm;varolusculuk-nedir;egzistansiyalizm-nedir;varolusculuk-akımi;varolusculuk-felsefesi;varolusculuk-yonetimi

Varoluşçuluk yani egzistansiyalizm konulu yazımızda varoluşçuluk nedir ve egzistansiyalizm nedir soruların cevabını vermeye çalışacağız. Ayrıca varoluşçuluk akımı , varoluşçuluk felsefesi ve varoluşçuluk yönetimi hakkında bilgiler vermeye çalışacağız.

Varoluşçuluk Nedir ?

Varoluşçuluk nedir sorusu ile başlayacak olursak. Varoşçuluk Fransa’da ortaya çıkmıştır. Varoluşçuluk yani egzistansiyalizm insanı önce birey olarak kabul eder. Ardından insan yaşamı boyunca birtakım davranışlar edinir. Yaşadığı süre içinde bu davranışlar insanın kendisini yaratır.

Varoluşçuluk akımının en büyük savunucusu Jean Paul Sartre’dır. İnsan doğduğu anda bir bireydir. İnsan yaşam süreci içinde birtakım toplumsal olaylardan ve durumlardan etkilenir. İnsan zaaflarını tanır, erdemleri oluşur, ahlak değerleri değişir dolayısı ile bütün olarak edindiği tecrübeler süreci içinde yaşamı sorgulamaya başlar. İnsan yaşadığı süre içinde bütün davranışlarından, verdiği kararlardan kendisi sorumludur. Kendisi ile ilgili alması gereken bütün kararlar konusunda özgürdür.

Egzistansiyalizm yani varoluşçuluğu oluşturan temel sorulardan biri şudur; ben kimim? Ben neden varım?  Bu sorulara cevap arar. Dolayısıyla bizi biz yapan kararlarımız dır. Kararlarımızı kendi Özgür irademizle alırız, bu her insana özgü bir benliktir. Herkes Dünyaya bir kere gelir ve hiç kimsenin olmayacağı, yapmayacağı her şey olmak veya olmamak gücüne sahiptir bunun kararını da İnsan kendisi verir.

Varoluşçuluk, insanın yaşam içindeki sürecini ve bu süreç içinde tecrübelerini, yaşam biçimini ve bütün yaşamı boyunca biriktirdiklerini ve bunu anlamayı sağlayan ve bunu temel olarak alan bir felsefe akımıdır. İnsan özel bir varlıktır ve yaşadığı süre içinde kendi değerlerini kendisi yaratır. Dolayısıyla geleceğini de kendisi kurabilir ve bütün bunları içine alan ve bunları savunan bir felsefe akımına varoluşçuluk denir. Böylelikle egzistansiyalizm nedir sorusuna cevap bulmuş olduk.

İnsan yaşadığı süre içinde birtakım deneyimler kazanır bu deneyimler psikolojik deneyimlerdir. Bu deneyimleri kültürlere dönüştürür. Varoluşçuluk, 19 yüzyılın ortalarında doğmuştur. Hegel ve Kant’a karşı olarak geliştirilmiş bir felsefedir. Tamamen bireyi özne olarak alır. Bireye bireysel bir bakış açısıyla bakar. İnsan yaşadığı süre içinde birtakım sorumluluklar edinir. Yaşadığı hayatın anlamını kavramaya çalışır tutkuları oluşur ilişkileri oluşur dürüstlüğü oluşur bir bakış açısı acısı bir ideolojisi oluşur bütün bunları çözümlemeyi amaçlamaktadır Varoluşçuluğun 4 temel ilkesi vardır.

  • Varoluş her zaman sadece insana indirgenmiştir. Bu nedenle bireyseldir. Bunun içinde soyut kavramlar yoktur örneğin; bilinç, ruh, akıl. Bunlar idealizmin biçimlerine karşıdır. Varoluşçulukta yalnızca insan vardır tek bir insan.
  • Varlıkların anlamlarının araştırılması yine varoluş felsefesinin öncelikleri arasındadır.
  • Varoluş insanın tamamını değil tek bir tanesini seçer. Bu da olanakların bütün anlatımıdır. Yani Nedensellik varoluşun konusu değildir varoluş insana dair somut şeylerle ilgilenir.
  • Her insan Farklı olanaklara sahiptir. Diğer insanlar onlar da kendi yaşadıkları koşulların sonuçlarını yaşarlar. Her insan kendi davranış ve yaşamından sorumludur. Yani insan yaşamı gereği tarihsel bir süreç içindedir. Buda yaşadığı koşullardan dolayı Somut bir durumdur.

Egzistansiyalizmin yani varoluşçuluğun başlıca özellikleri

  • Her birey kendi geleceğini kendisi belirler.
  • İnsan yaşadığı süre içinde tecrübeleriyle vardır. Sürekli kendisiyle mücadele halindedir.
  • İnsanın kendisini açması gerekir. Bu da yaşam biçimi içinde belirlenir. İnsan hürdür ve hür olmaya mecburdur. Var olmanın temel koşulu budur.
  • İnsan yaşamı içinde karşılaştığı çeşitli zorluklarla baş etmesini becere bilmelidir, bu durum insanın gelişmesini sağlayan en önemli etkendir.

Varoluşçuluğun Temsilcileri

  • Bir Jean Paul Sartre
  • Albert Camus
  • Andre gide
  • Samuel beckett
  • Franz Kafka

Egzistansiyalizm Akımının Özellikleri

Egzistansiyalizm akımı maddeler halinde açıklayacak olursak;

  • İnsanın kendi benliği vardır, yaşadığı süre içinde insan kendini bulmalı kendi özünü elde etmeli bu insanoğlunun sahip olduğu en büyük güçtür.
  • İnsanoğlu kendinden ve kendini var eden değerlerden asla ve hiçbir zaman kurtulamaz. Her insan kendi yaşamını kendisi belirler ve bunu sorgular insan geleceğini de kendisi belirler
  • İnsan bir bireydir ve her insanın kendine özgü kendi kararları vardır
  • İnsanın diğer insanlardan farklı olan tek özelliği aynı dünyada yaşıyor olmalarıdır. Her insan kendi kararlarından sorumludur. İnsanın yaşamı baştan sona kadar tarihsel bir süreç içindedir.
  • İnsanın özgür olma dışında başka hiçbir seçeneği yoktur insan özgür olmaya mecburdur

Varoluşçu Etik Anlayışı

Varoluşçu etik, sadece özgürlük sorunları üzerinde yoğunlaşır. Çağdaş ve modern İnsan, kendi içinde bulunduğu durumun analizini yapar. Kaybettikleri varsa dönüp bakar özgürlük duygusunu yeniden kazanmaya çalışır, bunu yaparken de geçmişte yaptığı hatalardan ders çıkararak onları incelemeye başlar ve bu problemi insan kendi özgür bağımsız iradesiyle çözmeye çalışır.

Varoluşçu Marksizm anlayış

Varoluşçu Marksizm, Sartre’ının Marksizm ile kurduğu bağlantıdan oluşur. Sartre varoluşçudur ancak Marksizm’e yakınlık duyar. Sartre Marksizm’i “çağımızın ufkudur “diye tanımlar.

Varoluşçuluğun İlkeleri

Varoluşçuluğun ilkeleri her şeyin bir özü vardır, ve öz asla değişmez. “Yani önce insan vardır Onun şu ya da bu olması daha sonra gelir” Jean Paul Sartre

  • Varoluş Özden önce gelir Burada anlatılmak istenen her insanın özü ve varoluşu vardır ancak Öz varoluştan sonra gelir çünkü özü oluşturan insanın yaşam sürecidir
  • İnsan varoluş sürecinde tercihlerini ve değerlerini belirler özgürlüğü seçmişse yaşamı özgür olarak devam eder. İnsan ne kadar Özgür tercihler yaparsa daha çok özüne ulaşır.

Varoluşçuluk ve Feminizm

Kadınlar tarihsel sürece bakıldığında tam bir insan olarak kabul edilmişlerdir. Varoluşçuluğu yaratanın her zaman bir erkek olduğu kabul edilmiştir. Ancak kadın yaşamı boyunca doğayla ve bilinmeyenlerle tek başına mücadele eden bir insan olmaya çalışmış ve başarılı olmuştur.

Simone de Beauvoir “kadın doğulmaz kadın olunur” demiştir ve kadının içinde bulunduğu durumu kendi Özgür iradesi ile ve mücadelesi ile var olan konumunu değiştirebileceğini savunmuştur. Feminist varoluşçu akım, ‘’Kadın toplumsal olarak ona biçilen rolü ömür boyu oynamayı kabul ederse, bu durum gittikçe bir akıl hastalığına ve şizofreniye dönüşecektir’ ’der. Ancak kadın kendi akılcı yanını geliştirerek, eleştirel gözle bakarak, yaşamını sorgulayarak ilerlediği durumda kendisinin nesnelliğinden sıyrılırsa bir özneye dönüşecektir.

Varoluşçu Akımını Savunan Yazarlar ve Eserleri

  • Jean Paul Sartre    Akıl Çağı
  • Franz Kafka           Dönüşüm
  • Oğuz Atay             Tutunamayanlar
  • Milan Kundera       Var olmanın dayanılmaz hafifliği
  • Yusuf Atılgan         Aylak Adam
  • Dostoyevski          Karamazov Kardeşler
  • Albert Camus        Yabancı
  • Andre Gide           Ahlaksız
  • Dostoyevski          Cinler
  • Jean Paul Sartre    Bulantı

Varoluşçu Felsefenin Edebiyata Etkisi

Varoluşçuluk 20 yüzyılın sonunda 21 yüzyılın başlarında Fransa’da ortaya çıkan bir akımdır

Bu akımın öncüleri Martin Heidegger, Karl Jaspers, Jean Paul Sartre, Gabriel  Marsel ve Maurice Merleau Ponty olmuştu. Varoluşçuluğun etkileri hem çağdaş kültür alanında,  hem de edebiyat alanında görülmüştür. Bu dönemde verilen eserler oldukça zengindir.

Varoluşçuluk akımı bireysel insanı anlatmakla birlikte, bu akımın insanın kendini geliştirmesini, özgürlüğünü, özgürleşme isteğini ve bütün bunları yaparken aslında toplumsallaşmasını da anlattığından bu toplumsal açıdan bir protesto olarak da algılanmıştır.

Varoluş felsefesine göre önce varoluş gelir ve gerçekleşir, daha sonra öz gelir. İnsan var olduktan sonra kendini geliştirerek toplumsallaşır, özgürleşir ve özgürleştikten sonra özü oluşur

Sorumluluk

İnsan, yaşadığı süre içinde aynı zamanda sorumlulukları ile birlikte gelişir. Bütün dünyada olup bitenden sorumlu değildir. İnsan kendi doğumuna karar vermemiş olabilir ancak doğduktan sonra ve tarihsel süreç içinde yaşamı onun sorumluluklarını da beraberinde getirir ve bu sorumluluk bilinci de insanı özüne yaklaştırır.

İç Sıkıntısı

İç sıkıntısı da insanın düşündükçe karşılaştığı duygulardır. Nereden geldim? Nereye gideceğim?  Daha sonra ne olacağım? Gibi düşünceler insanlarda üzüntü ve iç sıkıntısına yol açar. Dolayısıyla iç sıkıntısını da insan yaşam süreci boyunca edinir.

Varoluşçuluk akımı kısaca insanın özgür bir varlık olduğunu, bir kişinin özgürlüğünün o kişinin özü olduğunu, onu kısıtlamak ise insanın yok olabileceğini anlatmaktadır

Samuel beckett in şu sözü aslında varoluşçuluğu kısaca özetlemektedir.  ‘’Hep denedin hep Yenildin, olsun yine dene yine Yenil, daha iyi Yenil.

BİR CEVAP BIRAK

Please enter your comment!
Please enter your name here